8 Haziran 2015 Pazartesi

YENİ KÖLELİK DÜZENİ : Silah seslerini duymayacağımız bir ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI bölgemizde başladı bile!





Kadim bir bilgi , bir menfaat kırıntısı için yüzbinlerce kişi dolaylı yada doğrudan işkence gördü, katledildi ya da savaş meydanlarında parçalanarak can verdi. İnsanlık tarihinde gizli sırlara ulaşmaya çalıştıkça onlar daha ve daha derine gömüldüler. Hatta öyle ki her geçtiğimiz gün bir yerlerde bazı gerçekler başka gerçekleri örtebilmeleri için biçimlendiriliyor.

Algı yönetimi adına birçok silah kullanılmakta… Elbette bu silahların en başında görsel ve yazılı medya gelmekte… Ardından kitaplar, sinema, tiyatro… Hepsinde müesses düzenin tesirini bulabiliriz. Her birinde birbirleriyle rekabet hâlinde olan güçlerin karşısındakilere gözdağı vermek amacıyla mesaj gönderdiğine şahitlik edebiliriz.

Zira Türkiye’nin son dönemde içerisinden geçtiği süreci değerlendirirken hadiselere bu veçhesiyle yaklaşmamız gerekiyor. Bir yandan Batı ve işbirlikçileri tarafından Türkiye’nin çok kötü bir durumda olduğunun propagandası yapılırken, Türkiye aynı yöntemlerle bu manipülasyonun karşısında durmaya çalışıyor. Her türlü araç kullanılarak gerçekler halka anlatılmak isteniyor.

İnsanların idrakleriyle oynanarak şahsiyetsiz bireyler yetişmesini sağladığı da iddia edilebilir. Oysaki insanların algılarını hak ve hakikate nisbetle şekillendirebilmek de pek tabiî mümkündür. Mühim olan hakikatin ne olduğu sorusuna verilen cevap...

Senelerce “enformasyon çağı” maskesiyle Batı tarafından dezenformasyon taarruzuna maruz bırakıldık ve bu taarruz hâlâ sürmekte… Öte yandan teknolojik vasıtaların tüm dünyaya yayılması neticesinde bu kontrol Batı’nın ellerinden kayıp gidiyor. Bugün dünyanın her neresinde olursa olsun yaşanan bir hadisenin en ücra köşelere bile saniyeler içerisinde aktarılabilmesi mümkün. Toplumsal hâdiseleri takip etmekten uzak bir insan bile ister istemez zamanın getirmiş olduğu tesir ile beraber yaşananlardan haberdar oluyor. Analiz yapabilmek için bir mihrak fikre sahip olmayan fertler ise gardı düşmüş bir boksörün kombine yumrukları yiyip sersemlemesi misali enformasyon kirliliği ile sersemliyor.

Baskın şidetli olarak medya yolu ile sürdürülen bu savaşta, Türkiye de Tayip Erdoğan Tüm Maskeleri Düşürüyor .

Tüm bu kadim bilgileri sonsuza kadar gözlerimizin önünden kaçırabileceklerini sanıyorlar.

Hatta bunun için büyük bir planları var, kaosu sürekli hale getirip kendi kurdukları sistemin çökmekte olduğuna inandıracaklar herkesi. Hükümetler düşecek ve tarihin en karanlık sayfalarına sahip Avrupa her yerden önce karanlığa gömülecek. Bu yüzyıllardır şımarmış ve semirmiş halk kaosu ve sokaklardaki dehşeti görünce…. İşte o zaman her yerde bu çaresizlikten kurtulmak için gene çoğunluğun çoğu bulabildikleri her otorite parçasına tutunup DÜZEN isteyecekler…

İşte sizden istedikleri bu tuzağa düşmeniz; böylece zaten başta olanlar yeniden başa geçecekler ancak bu kez doğrudan Tiran olacaklar. Meydanlarda bu sefil oyuna gelmiş halk büyük ihtimalle şu sözlerin söylendiğini duyacak: “Başkaldırı ve isyanın tüm dünyayı sürüklediği bu noktada, bundan sonra mutlak otorite kurulacaktır. Tek bir televizyon, tek bir gazete, radyo, tek bir verici ve alıcı olacaktır. Sokağa çıkmak sadece belli saatlerde serbesttir” evet bu cümleler daha sadece başlangıcı olacak yeni kölelik düzenin. Tüm kadim bilgileri kendi çıkarlarına uygun kullanacak, onlarla yeni yeni kara büyüler, kitlesel manipülasyonlara başvuracak; yeni dünya düzeni aristokratları ve kuklaları kendilerine hiç çekinmeden Tiran, İmparator, Sultan, Kral ya da Halife diyecekler ve ne olduklarını her söylediklerinde kendileri için ölecek ve taparcasına sevecek halkı karşılarında bulacaklar.

Dolayısıyla organize edilmiş bir kaosun bir kaos olamayacağını, #occupy gurubunun Yeni Kölelik Düzenine hizmet ettiğini bilmeliyiz. Onlardan uzak durmalıyız. Aslında çevremizdeki neredeyse her şey o kadar satılmış ve çarpıtılmış durumdaki bi dağ başına kaçmaktan başka çare yok gibi. Daha doğrusu bu sancıya katlanmamız gerekecek. Ne kadar acılı olursa olsun bu plan büyük ihtimalle başarılı olamayacak.

Dün sessiz sedasız bir haber düştü ajanslara. RAF Milldenhall, RAF Alconbury ve RAF Molesworth kapanıyor.
Üçü de Amerikan üssü ve üçü de İngiltere'de.

Ayrıca aralarında Belçika, İtalya, Almanya, Hollanda ve Portekiz'in de olduğu ülkelerde toplam 15 Amerikan üssünden çekiliyor Washington. Yani ilk bakışta "Amerika kaçıyor" gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Dünyayı yöneten ÜST AKIL kabuğuna mı çekiliyor?

Küresel Güçler Washington'u ETKİSİZ ELEMAN haline mi getiriyor? Bu soruları sadece ortaya çıkan fotoğrafa bakarak cevaplamaya kalkarsak tereddütsüz "EVET" demek mümkün.

Pentagon'un yılda "500 milyon dolar tasarruf yapacağız" şeklindeki bahanesi de "KAÇIŞ" habercisi gibi karşımızda sırıtıyor. Ancak kazın bir de ayağına bakmak lazım. İşte maalesef hiç yapamadığımız da bu!!!

Amerika kaçmıyor, savaşın şeklini değiştiriyor.

Yıllarca bu projeye yatırım yaptılar. Afganistan'a girdiler, sayelerinde EL-KAİDE doğdu. Irak'a girdiler, sayelerinde IŞİD dünyaya geldi. Ortadoğu kan gölüne döndü, etrafında hatta çok uzağında olanlar bile etkilendi. Şimdi kucaklarında iki tane SAVAŞÇI çocukları var. Kıtalararası uçak kaldırmaya, masraf yapmaya, Amerikan askerlerinin artık ölmesine lüzum yok.

2015 yılını milat ilan ettiler.

Televizyon programlarına en ünlü analizcileri, CIA'ya çalışan dünyaca ünlü gazetecileri sürüyorlar. "2015 çok hareketli geçecek. Dünyada yeni haritalar çizilecek" diye yaygara yaptırıyorlar.

Amerika'nın işine gelmeyen liderlerin bu yıl içinde halledileceğini ilan ediyorlar.

Hem Avrupa'daki üslerini kapatıp, binlerce askerini çekeceksin hem de istediğini "TIK" diye halledeceksin... Peki bu nasıl olacak?

Dedik ya ellerinde EL-KAİDE ve IŞİD gibi gözünü budaktan sakınmayan iki savaşçı evlat var diye. Suudi Arabistan'a bu iki çocuğu sopa olarak gösterip "Gönderirim ha üzerinize" dersin, petrol fiyatlarını düşürürsün... Petrol fiyatları düşünce en büyük üreticilerden Rusya batma noktasına gelir.

Putin'i minicik Suudilerle halletme rüyasını gerçeğe yaklaştırırsın. Hatta bu öyle bir silah ki, yıllardır halledemediğin Küba'nın devrimci Castro'sunu bile hizaya getirip Washington'a yaklaştırırsın. Çünkü EL-KAİDE ve IŞİD sopasıyla tehdit ettiğin Suudi Kral sayesinde düşen petrol fiyatları üretici-satıcı Venezuela'ya da diz çöktürmüştür.

Venezuela Küba'ya yıllardır bedava petrol vererek Castro'yu sübvanse etmekte, rejimin ayakta kalmasını sağlamaktadır.. Fiyatlar düşünce zarara uğrayan Venezuela'dan petrol yardımı kesilir... Biz de televizyonlardan büyük şovlar eşliğinde "Aaa ABD ile Küba barıştı" diye bakarız. Bizim solcularımızdan "Yaşasın dünya barışı" diyenler bile çıkabilir.

Avrupa'da, Paris'te yaşananların arkasında da hep bu ÜST AKIL var.

Avrupa'ya diz çöktürmek istiyorsan, savaşçı evlatları Paris'e sürersin... Almanya'da, İsviçre'de, Avusturya'da da camiler yaktırırsın. Hristiyan-Müslüman savaşına çanak tutarsın...

Müslümanları Avrupa'da hallettirir, göçe zorlarsın.

Çıkan kaoslardan, yıkımlardan ve yangınlardan Yahudi baronlara ve ülkene tek mermi atmadan milyar dolarlar kazandırırsın.

İstediğini de Washington'a bağlarsın.

İsrail'i rahatlatırsın.

Kaoslardan beslenip, enerji hatlarına inen ve Amerika'yı ahtapot gibi saran üst akıl işte bu mermisiz silahı keşfetmiş durumda.

Dünyanın her yerinden binlerce askerini çekip, üslerini kapatmaya hazırlanırken, CIA beslemeli gazetecilerine "Yeryüzünde yeni haritalar çizilecek" diye bağırtmanın altında bu yatıyor. Adamlar onun için" 2015 çok hareketli geçecek" diyerek kendinden emin olmanın doruk noktasına çıkıyor.

Gezi olaylarının kokusunu alıp Tünel'deki cafelerde o dönemde kamp kuran PULİTZER ödüllü bir Amerikano da ekranlara çıkıp aynı sözleri haykıranlardan.

"Türkiye'nin alacağı kararlardan bir gün sevinip, ertesi gün üzülen olmak istemiyoruz artık" diyerek de ekliyor.

Yani bağlı olduğu ÜST AKLIN 2015'te Türkiye'yi de ihmal etmeyeceğine işaret ediyor pervasızca.

Tel-Aviv, Londra, New York şeytan üçgeni belli ki bizim için epey proje hazırlamış durumda.

Pervasızca ve fütursuzca saldıracaklar.

Önemli olan biz ne yapacağız?

Mersin'de birileri çocukların eline para verip bayrak yaktırdığında birbirimize mi gireceğiz? "Yeni haritalar" çizenlere cetvel mi olacağız?

Evlatlarımızı iki ağaca sokaklara mı teslim edeceğiz? Oyunlara mı geleceğiz?

Yoksa oyun bozan mı olacağız?
Ne?

Bekir Hazar
Takvim

3. DÜNYA SAVAŞI YAKLAŞIYOR MU?

"Dünyada soğuk savaş tüm şiddetiyle sürüyor. Sıcak savaş kapımızda, her an patlayabilir" diye. O bir bilense, boşa söylemiyor.


Sovyetler Birliği'ni dağıtan adam olarak tarihe geçti. O dönem dünyayı yöneten iki süper güçden biri Sovyetler'in en tepesinde oturmak ve ardından darmadağın etmek kolay iş değildi.
Zoru başaran adam Mihail Gorbaçov'du.

Ülkesini parçalara ayırırken yalnız değildi.

Dünya Para İmparatorlarından muazzam destek aldı. Ülkeler nasıl parçalanır, kimlerden destek alınır, hangi tezgahlar devreye sokulur ve bu uğurda nasıl savaşılır en iyi bilen kişiydi Gorbaçov.

Bir açıklama yaptı bir bilen olarak dün;

"Dünyada soğuk savaş tüm şiddetiyle sürüyor. Sıcak savaş kapımızda, her an patlayabilir" diye. O bir bilense, boşa söylemiyor.

Evet yeryüzü yeryüzü olalı böyle bir çekişme ve bel altı savaşı görmedi bugüne kadar. Ortadoğu kan gölüne döndü, Afrika'da kan akıyor zaten. Yıllarca terörü besleyen Avrupa'nın göbeğinde terör saldırıları ayyuka çıktı. Fransa, CIA operasyonu Charlie Hebdo saldırısı ile darmadağın oldu. Yıllarca PKK kamplarını ziyaret eden Fransız devlet başkanları eşlerini gördük. Şimdi "Terör bize geldi, yandık" diye ağlıyorlar. Çıkardığı fitnelerle, kurduğu örgütlerle Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İngilizleri şimdi terör korkusu sardı.

Her an bir saldırı bekliyorlar.

Ülkedeki basın organlarının tüm üst düzey yöneticilerini İngiliz istihbaratı toplantıya aldı geçtiğimiz haftalarda. Ve muhtemel bir terör saldırısı durumunda ülkedeki televizyonlara canlı yayın yasağı getirildi. Yıllarca teröre Avrupa'dan hayal edemeyeceğimiz kadar destek geldi. Geçtiğimiz günlerde sohbet ettiğimiz bir General "Belçika'da görev yaptığım yıllarda Sabancı'nın katilleri ile karşılaşıyordum AB'nin başkenti Brüksel sokaklarında. Arkasında bir yığın Belçikalı istihbaratçı vardı ve katili koruyordu" diyordu.

Terörle beslendiler hep, şimdi mideleri bozuldu.

Ukrayna'yı sokakları terörize ederek birbirine kattılar, yüzlerce insan öldü. Almanya'yı dolduruşa getirdiler, Ukrayna'yı parçaladılar. Şimdi Almanya Ukrayna'da Ruslarla karşı karşıya geldi.

Avrupa Birliği'ne diz çöktürmek isteyen Amerika ve Euro bölgesini çökertmek isteyen DOLAR BARONLARI bir taşla üç kuş vurdu. Almanya bugünlerde nasıl tuzağa düşürüldüğünü anladı, Rusya ile anlaşma yolları arıyor, barış tekliflerinde bulunuyor. Rusya, petrol fiyatlarını düşüren Suudi Arabistan'a burnundan soluyor.

Dünyada saflar belirleniyor, bir bilen Gorbaçov'un dediği gibi savaş tamtamları çalıyor.

Her ülke istihbarat ajanları ile sızdığı örgütleri kullanma yönteminin dibine kadar daldı. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) istihbarat biriminde yıllarca ajan olarak çalışan Tom Drake bugün ahaber'de yayınlanacak Yazboz programına önemli açıklamalar yaptı;

"İstihbarat servisleri politikaları etkilemek ve operasyonlar düzenlemek için her türlü aracıyı kullanır. Hatta bazen düşmanımın dostu benim dostumdur ya da düşmanımın düşmanı benim dostumdur gibi yaklaşımlarda bulunmak gerekebilir. Tabi bu hangi tarafta olduğunuza bağlı." diyor.

Yemen'de görev yapan iki Alman istihbaratçı on metreden atılan kurşunlarla ağır yaralandı. Suudi Arabistan'da 3 Alman ajan silahlarla tarandı. Afganistan'da da üç Alman ajana bombalı saldırı yapıldı. Avrupa Birliği'nin lideri hedefte... ÜST AKIL birliği dağıtmakta kararlı ve burnumuzun dibindeki Yunanistan'a fena daldılar.

Radikal solcu, sermaye düşmanı, proleterya çocuğu yeni Başbakan'ı fena sıkıştırıyorlar. "Borçların var ona göre" diye her gün sopa vurarak aşırı solcuyu kapitalizmle terbiye ve dizayn ediyorlar.

AB'yi Atina ile parçalamaya çalışıyorlar. 380 milyar euroluk borç batağına batmış Yunanistan'ın zavallı savunma bakanı ise ilk ziyaretini Kardak kayalıklarına yapıyor. Belli ki PARA'nın gücü önümüzdeki günlerde maşa olarak, tarihte olduğu gibi yine bu batmış cücük ülkeyi üzerimize sürecek. Maşa her zaman maşadır... Ve savaşlarda ateşin içine maşalar sokulur. Sobanın ateşi sönmesin diye!!!

Böylesine bir ortamda Ankara, oynanan her hamleyi görüyor.

Ve satrancı çok iyi oynuyor. Çünkü bu ülkeyi artık tarihini bilenler yönetiyor.
Tarihinden ders almayanlar ve sövenler ise günümüz dünyasında maalesef dünyadan bihaber acınacak durumda kalıyor.
Ve oyun kuruculara malzeme oluyor!!!

Bekir Hazar
Takvim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder